Malumunuz son günlerde Çin'in Wuhan şehrinde ölümcül bir virüs ortaya çıktı. Şehir karantinaya alındı alınmasına ama yine de virüsün ulusal ve uluslararası olarak yayılmasının önüne geçilmesi neredeyse imkansız. Ortaya çıkış şeklinden- Çin'in nüfus kontrol politikası kapsamında başlatılıp sonrasında olayın kontrolden çıkması gibi söylentiler mevcut- bahsetmeyeceğim.
Beni düşündüren şey eşimin ortak iş yaptığı Çin firmasından birileriyle bu süreçte etkileşimde bulunup bulunmadığıydı. Ah keşke kötüyü çağırmasaymışım!
Geçen hafta Wuhan üzerinden Türkiye'ye gelen bir elemanımız eşim ve ekibiyle görüştükten bir süre sonra karantinaya alınmış, yetmemiş eşi de grip tanısıyla(!) hastanede yatmaktaymış. Duyduğum anda dehşete kapıldığımı söylememe gerek yok herhalde. Bu korkunç senaryonun olmaması için tek çözüm bolca dua etmek. Bir de C vitamini ihtiva eden meyveleri hunharca yeyip yedirmek sanırım.
30 Ocak 2020 Perşembe
13 Ocak 2020 Pazartesi
Hüma'dan Haberler
Merhabalar sevgili blog dostlarım.
Dostlarım diyorum lakin bu yazımı okuyacak bir dostun kalmış olma ihtimalinden bir miktar şüpheliyim. Zira iki yıldır bloguma uğramamış olmamdan ötürü, bir elin parmaklarını geçmeyen okuyucu kitlemin de benden umudunu kesip başka diyarlara göç ettiklerini düşünüyorum.
Peki neden iki yıldır yoktum? Ya da Hüma bu süreçte neler yaptın?, diyecek olursanız 'Çok makul sebeplerim vardı.' diyebilirim.
En mühim havadisle başlayayım o halde. Hayat arkadaşım, biricik eşimle tanıştım ve güzel bir yuva kurduk. Ve bilirsiniz yuva kurmak o kadar da kolay bir iş değildir. Hele ki Türkiye şartlarında. Şartlar filan diyorum ama işi maddi açısından düşünmeyin hemen. Canım memleketimin canım adetlerinin her birini bin bir özenle gerçekleştirmeye çalışırken bir yandan kuracağınız yuvanın 'yuva' olması için aşk ve sevgiden sonra en gerekli olan şeylere; misal ekmek bıçağına veya tuvalet maşrapasına sahip olmanız gerekiyor. Çünkü bilirsiniz tuvalet maşrapasız bir yuva düşünülemez. E bu süreçte de bir yandan da başınızda kavak yelleri eser iken bloga yazı girmek ertelenebilir bir durum olacaktır.
Diğer taraftan bu süreçte 1 sene sonra bırakmak mecburiyetinde kalacağımı bilmeden yüksek lisansıma başladım. Bilimsel hazırlık evresini başarıyla tamamladım lakin tam da o sıralar - Allah'ın işine bak- bir kuruma atandığımı öğrenerek iş hayatına çok da hızlı olmayan bir giriş yaptım. Tabi hem evlilik hem iş hem de ders saatlerimin mesaime uymamasıyla yüksek lisansıma ara verme kararı aldım. Bence ara verdim ama okulum öyle düşünmüyor olabilir.
Velhasıl- kelam aslında yazmak için bolca malzeme biriktirdiğim lakin bir türlü fırsat bulamadığım bir dönemden sonra tekrar buralara döndüğümü, ya da dönmeye niyetlendiğimi duyurmak isterim.
Görüşmek üzere...
Dostlarım diyorum lakin bu yazımı okuyacak bir dostun kalmış olma ihtimalinden bir miktar şüpheliyim. Zira iki yıldır bloguma uğramamış olmamdan ötürü, bir elin parmaklarını geçmeyen okuyucu kitlemin de benden umudunu kesip başka diyarlara göç ettiklerini düşünüyorum.
Peki neden iki yıldır yoktum? Ya da Hüma bu süreçte neler yaptın?, diyecek olursanız 'Çok makul sebeplerim vardı.' diyebilirim.
En mühim havadisle başlayayım o halde. Hayat arkadaşım, biricik eşimle tanıştım ve güzel bir yuva kurduk. Ve bilirsiniz yuva kurmak o kadar da kolay bir iş değildir. Hele ki Türkiye şartlarında. Şartlar filan diyorum ama işi maddi açısından düşünmeyin hemen. Canım memleketimin canım adetlerinin her birini bin bir özenle gerçekleştirmeye çalışırken bir yandan kuracağınız yuvanın 'yuva' olması için aşk ve sevgiden sonra en gerekli olan şeylere; misal ekmek bıçağına veya tuvalet maşrapasına sahip olmanız gerekiyor. Çünkü bilirsiniz tuvalet maşrapasız bir yuva düşünülemez. E bu süreçte de bir yandan da başınızda kavak yelleri eser iken bloga yazı girmek ertelenebilir bir durum olacaktır.
Diğer taraftan bu süreçte 1 sene sonra bırakmak mecburiyetinde kalacağımı bilmeden yüksek lisansıma başladım. Bilimsel hazırlık evresini başarıyla tamamladım lakin tam da o sıralar - Allah'ın işine bak- bir kuruma atandığımı öğrenerek iş hayatına çok da hızlı olmayan bir giriş yaptım. Tabi hem evlilik hem iş hem de ders saatlerimin mesaime uymamasıyla yüksek lisansıma ara verme kararı aldım. Bence ara verdim ama okulum öyle düşünmüyor olabilir.
Velhasıl- kelam aslında yazmak için bolca malzeme biriktirdiğim lakin bir türlü fırsat bulamadığım bir dönemden sonra tekrar buralara döndüğümü, ya da dönmeye niyetlendiğimi duyurmak isterim.
Görüşmek üzere...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Etiketler
Adele
Ahwak
anime film
anime tavsiye
babalar günü
Ben Kimim
Beyazıt
coronavirüs
Çin
Dizi Film İklimi
empress ki
Engvid
eski İstanbul
eski saray
eyeliner sürebilmek
fabricated city
fotoğraf
goblin
grip
Haruki murakami
healer
Hiba El Mansouri
imkansızın şarkısı
ingilizce
istanbul
İstanbul
İstanbul İklimi
istanbul kadını
İstanbul’un tepeleri
Japon edebiyatı
ji chang wook
k2
kalenderhane cami
Karışık İklim
Kdrama
kız kulesi
kız kulesi efsanesi
Kitap İklimi
kore dizi
kore film
küçüksu eğlencesi
likit eyeliner
maybelline master precise eyeliner
nazar
ne okuyorum
nine times time travel
okur yorumu
osmanlı kadını
patema
physics of love
rolling in the deep
sakasama no patema
saray-ı atik
Satranç
Sıdıka
stefan zweig
şarkı arama
şiir ezberleme
şiir ezberleme tekniği
The Girl Who Leapt Through Time
Umut Hayattır
üsküdar
Wuhan
Yeditepe İstanbul
zamanda sıçrayan kız
Zeid Hamdan